0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İspanya’da bu dönem şampiyonluk yarışı büyük bir heyecana sahne oluyor. Heyecanın kaynağı, ligin tepesinde orada bulumasına alışıldık olunmayan sürpriz bir grubun yer alması…

LaLiga’nın mütevazı gruplarından Girona, Real Madrid’den devraldığı liderliği kolay bırakmayacağını geçtiğimiz hafta görkemli bir şovla ilan etti. Barcelona deplasmanına çıktıklarında çokları onların gösterisinin buraya kadar olduğunu, Barça karşısında alacakları mağlubiyetle ülkenin en üst ligindeki tepe çekişmesinin, sıklıkla olduğu üzere yeniden Real Madrid-Barcelona eksenine oturacağını düşünüyordu.

Tam aksine bu müsabaka Girona’nın şampiyonluktaki savının altının ne kadar dolu olduğunu ele güne gösteren maç haline geldi. Kendinden emin, taktiğine sadık, son dakikaya kadar çabayı bırakmayan grubun bu güçlü deplasmanda elde ettiği dört gollü galibiyet, artık bir eşiğin büsbütün geçildiğinin sinyaliydi.

GAME OF THRONES’UN ŞEHRİ

Girona daha bir evvelki döneme kadar ülkenin ikinci liginde yer alıyordu. Ondan evvel LaLiga’da son bulundukları dönem olan 2018-19’da kulübü ziyaret ettim. Ekim ayında, yağmurlu bir Katalonya cumartesi öğlenden sonrasıydı. Game of Thrones dizisinin çekimlerine mesken sahipliği yapan sokaklarındaki coşku, kadrolarını üç puanla buluşturacak moral-desteğe dönüşmek üzere yavaş yavaş tribünlerdeki yerini alırken, benim birinci durağım maçın bir kaç saat öncesinde kırmızı-beyazlı takımın soyunma odası oldu.

Real Madrid ve Barcelona formalı oyunculardan oluşan langırt masası, soyunma odasındaki en dikkat alımlı nesneydi elbet. Görüştüğüm bir Girona yöneticisinin anlattığı kulüple ilgili çalışmalarının karşılığını, yıllar sonra tüm futbolseverleri de heyecanlandıran bir formda alacaklarını o vakit bilemiyordum elbette.

Girona-Rayo Vallecano maçı için gittiğim kutu üzere stat Municipal de Montilivi, olsa olsa bir ikinci lig grubunun stadını andırıyordu. Bir kale ardı tribünün en üst kısmında loca niyetine kullanılan, konteynerlar ile oluşturulmuş prefabrike kısımlar mevcuttu. Dünyanın en güzel futbol liglerinden olan LaLiga’da insan resmen ‘amatör’ görünümlerle karşı karşıya kalıyordu.

“PROFESYONEL” İŞ, “AMATÖR” RUH

O günden bugüne daha ‘profesyonel’ hale geldikleri de söylenemez. Bugün takım kıymeti olarak LaLiga takımları içerisinde bulundukları sıralama, birebir vakitte bu ligde bugüne kadar dönemi en güzel yerde bitirdikleri sıralamayı da gösteren 10.’luk.

Girona’nın bu sezonki muvaffakiyetinde öne çıkan faktörleri gerçek transfer atılımları, taktik anlayışı olarak sıralamak mümkün. Her ne kadar City Football Group’un bünyesindeki gruplardan de olsalar, epeyce mütevazı bir transfer siyaseti izlediler. Az paralarla yalnızca muhtaçlık olan bölgelere bir kaç destek ile transfer penceresini kapattılar.

Takımın savunmadan hamlelere çıkışında teknik hüneriyle en değerli isim olan Daley Blind’in bonservissiz kadroya katılması, beş gol beş asistle şu ana kadar on gole direkt tesir eden Savio’nun kulüpte kiralık olarak bulunması, ligde gol krallığına uğraşan Artem Dovbyk’in bu performansıyla karşılaştırıldığında neredeyse parasız üzere duran bonservisi… Çok büyük paralar harcamadan da uygun kadro kurulabileceğinin örnekleri.

ELİT BİR GRUP EDASIYLA

Futbolu seçkin bir ekip edasıyla oynamaları, alandaki özgüvenli duruşları, oyunun temposunu istedikleri üzere ayarlayabilmeleri, pas isabetindeki yüksek yüzdeleri dikkat çekiyor. Kırmızı-beyazlıların muvaffakiyetindeki değerli bir hisse da elbet rakiplere nazaran değiştirebildikleri taktik anlayışları.

Bazı maçlarda üçlü, kimi maçlarda dörtlü savunmayı çok muvaffakiyetle uygulayabilmeleri üzere farklı formasyonlara ahenk sağlamadaki muvaffakiyetleri da rakipleri için kıymetli birer handikap oluşturuyor. Girona’nın mümkün büyük handikapı ise geniş bir takıma sahip olmaması. Uzun bir maraton olan ligde yaşanacak sakatlıklar üzere eksilmelerde, gidenlerin yerini doldurma zahmetleri…

GÖZLER PERİ MASALINDA

Dünyadaki bir çok futbolsever artık bu peri masalının sonunun nasıl geleceğini merakla bekliyor. Girona büyük şanssızlıkların uzağında kalır, bu formunu sürdürür, artık oturttuğu oyun yapısını dönem sonuna kadar sürdürebilirse, İspanya’da futbol tarihinin en büyük öykülerinden birini yazabilir. Real Madrid ve Barcelona’yı, soyunma odasındaki langırt masasında bırakıp alana çıktığı üzere; ligde de arkasında bırakarak şampiyonluğa ulaşabilir. Tahminen o vakit langırttakilerden bir tarafın formaları da değişir, kırmızı-beyaza döner.

ÇOK ATIYOR, ÇOK YİYORLAR

Teknik yönetici Michel idaresindeki Girona grubu ayağındaki topu yeterli kullanıyor, ekip ataklarında ise risk almaktan kaçınmıyor. 4-3-3 dizilişinin bir varyasyonu olan 4-5-1’i muvaffakiyetle uygulayan grup, üçlü savunmaya geçtiği maçlarda atak baskınlarını daha
etkili bir biçimde de kullanabiliyor.

Sıralamanın doruğunda yer alan kadro olarak 38 golle ligin en skoreri olmaları da çok doğal. 20 golle ligin üst sıralarındaki gruplar içerisinde en çok gol yiyenler arasında
olmalarıyla, çok atan ve çok yiyen özelliklerini gösteriyor.

HALA FAVORİ DEĞİLLER

Girona’nın şampiyonluk bahtı, geçtiğimiz hafta bile son derece düşük olarak görülüyordu. Futbol istatistikleriyle öne çıkan özel bir şirketin değerlendirmesinde Real Madrid, yüzde 80.7’lik bir şampiyonluk talihine sahip biçimde ölçüldü. Girona’nın dönem sonunda ligin tepesinde yer alma ihtimaline yalnızca yüzde 2.2 verildi.

STUANI BÜYÜK TECRÜBE

Takımın saha içi, saha dışı başkanı olan 37 yaşındaki Stuani, büyük deneyimiyle Girona’nın muvaffakiyetinde en büyük hisse sahibi isimlerden bir tanesi. Kaptanlık pazubandını da takan Uruguaylı forvet altı yıldır bünyesinde yer aldığı kulüpte, küme düştüklerinde de takımda kalan tam olarak ekiple özdeşleşti.

Bu dönem ligde 6 gol, 2 asiste imza atan oyuncu, çoğunlukla sonradan oyuna dahil olarak gidişatı değiştiren özelliğiyle biliniyor. Stuani son olarak Barcelona’yı deplasmanda mağlup ettikleri maçta da son kısımlarda dahil olduğu alanda bir gol, bir asistle skorun şekillenmesinde başrolü oynadı.

Girona’nın maçlarına mesken sahipliği yapan Estadio Municipal de Montilivi, 14 bin kişilik kapasitesiyle ligdeki en düşük kapasiteli stadyum olarak öne çıkıyor. 1970’te açılan stadyum, son olarak geçen yılki çalışmayla mevcut kapasitesine ulaştı.