Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – İzmir Menemenli bir ailenin kızı olan Kadriye Uysal Yahiaoui, küçüklüğünden beri öğretmen olmak istiyordu. Hem okumaya hem yabancı lisana olan düşkünlüğü onu Fransızca Öğretmenliği okumaya yönlendirdi. Fransızcayı çok sevdi ve birinci yurt dışı macerası okulda başladı. Fransızca lisan bilgisi pek güzel olsa da konuşma konusunda külfet çekiyordu. Bunu fark ettiği anda Erasmus imtihanına hazırlanmaya başladı. Birinci yıl bu imtihanı kazandı lakin Fransa’daki okul, alacağı öğrenci sayısını düşürünce sıralama yüzünden gidemedi. Bir sonraki yıl daha sıkı hazırlanmalı ve ön sıralarda olmalıydı. Kendine kelam verdiği üzere bir sonraki yıl imtihanda birinci oldu ve daha hoş bir kentte daha hoş bir okulda 1 yıl okumaya hak kazandı. O günden bugüne 32 ülke gezen genç bayan, şimdilerde özel bir şirkette çalışıyor. Yurt dışındayken karşılaştığı hırsızlıklar ise ‘pes’ dedirtecek cinsten.

‘POLİSE GİTMEK BİLE AKLIMA GELMEDİ’

Yurt dışında turist olan herkes birçok hırsızlık olayıyla karşılaşabilir. Bugüne kadar birçok ülkeyi gezen Kadriye Uysal Yahiaoui de o şahıslardan biri. Genç bayan, kelamlarına Sırbistan’da yaşadıklarını anlatarak başladı. Yaşadıklarından dolayı büyük bir endişe duyan genç bayan, şunları anlattı:

‘HİÇ BEKLENMEDİK TİPTE BAYANLAR BU İŞİ YAPIYORMUŞ’

Kadriye Uysal Yahiaoui, İtalya’nın başşehri Roma’da bir öbür hırsızlık olayıyla daha karşı karşıya kaldı. Bu sefer Roma’nın ‘Aşk Çeşmesi’ olarak bilinen meşhur Trevi Çeşmesi’ndeydi ve yanında kimse olmadığı için kendi fotoğrafını kendi çekiyordu. Bu sırada yanına bakımlı ve çok hoş bir İtalyan bayan yaklaştı ve ona “Tek başına seyahat eden gezgin bir bayan. Seni çok âlâ anlıyorum” deyip muhabbet etmeye başladı. Bu çeşit diyalogları çok yaşadığını lisana getiren Kadriye, bayanla bir müddet seyahatlerden ayaküstü konuştu. İtalyan bayan, Kadriye’nin fotoğrafını çekmeyi teklif etti zira elindeki poşetlerle fotoğraf çekme konusunda çok zorlanıyordu. Kadriye Uysal Yahiaoui, o anları şöyle anlattı: 

“Elimde 2 ağır poşet bir de çantam vardı. Bayanın yanındaki arkadaşı ‘Dur ben tutayım’ dedi. O da bir bayandı ve tıpkı bir model üzereydi. Ben de verdim. Oysaki benim fotoğrafımı çeken ‘Şöyle poz ver’ filan diyerek o kaçana kadar beni oyalamış. Sonra telefonumu verdi. Arkadaşına seslenir üzere benden uzaklaştı ve koşarak kayıplara karıştı. Diğerlerinden da duyduğuma nazaran İtalya’da kendilerinden beklenmeyecek tipte bayanlar da bu işi yapıyormuş.”

Genç bayan, İtalya’da yaşadıklarından sonra tıpkı Sırbistan’daki üzere yeniden polise gitmedi ve şikâyette bulunmadı. İtalya’ya iş için gittiğinden ötürü kendine ayırdığı vakit yalnızca birkaç saatti ve daha sonra yeniden iş için Fransa’ya uçması gerekiyordu. Kadriye ve birkaç kişi gerilerinden koşsa da onları yakalayamadı. Telefonu yanındaydı ve ne büyük bir talihti ki pasaportu o gün otelde kalmıştı. Çaldırdığı çantasında yalnızca para vardı.

‘SANİYELER İÇİNDE EŞYALARIM YOK OLMUŞTU’

Kadriye Uysal Yahiaoui, Meksika seyahatinde de saniyeler içinde hırsızların maksadı oldu. Meksika hakkında söylenenlerin tersine, tek başına seyahat ettiği halde kendini çok inançta hissediyordu. Gece vakti birbirinden uzak kentlere otobüs, tren ve taksiyle gitti. En ufak bir ıstırap yaşamadı. Bilhassa turistik yerlerde çok polis olduğunu söyleyen Kadriye, buradaki tecrübesini şöyle anlattı:

‘İNSAN KABAK ÇALAR MI?’

Fransa’daki Erasmus günlerinde yaşadığı bir hırsızlığı da anlatan Kadriye Uysal Yahiaoui, “İnsan kabak çalar mı?” diyerek yaşadıklarını şöyle aktardı:

‘KARAKOLDA UĞRAŞIRSA BİLETİ YANABİLİR’

“Bugün hırsızlığın ender olduğu bir Avrupa kentinde yaşayan bir yerli ile konuşsanız o, kentinin o kadar da tehlikeli olmadığını söyleyebilir zira orada yaşayan bir Fransız, İtalyan, Alman için o derece tehlikeli değil. Bilerek yalnızca turistleri gaye alıyorlar” diyen Kadriye Uysal Yahiaoui, bunun birtakım sebepleri olduğunu söyledi.

“Turistte lisan bariyeri var ve tam olarak ne yapılası gerektiğini bilmiyor” diye konuşan genç bayan, şöyle devam etti: “Turist genelde cinsle geliyor ve karakol ile uğraşıp vakit kaybetse mesela orada daha uzun mühlet kalması gerekir ve programının bozulması, biletinin yanması onun çaldırdığı paradan daha değerliye patlar. Turistler keşfetmek, gezmek fikrine odaklandığı için dikkatleri daha dağınık ve kolay lokma oluyorlar onlar için.”

‘ARTIK PARAMI 3’E BÖLEREK SAKLIYORUM’

“Özellikle Avrupa ülkelerine giden beşerler ‘Hırsızlık yalnızca fakir Afrika ülkelerinde yahut Hindistan’da olur’ diye düşünüyorlar ve önlemi elden bırakıyorlar” diyen Kadriye Uysal Yahiaoui, yapılan ikinci kusurun bir yere oturunca insanların, çantalarını denetimsiz bir halde yanlarına koyduklarına değindi. “Metrolarda çantaları sırta takmak yerine öne takmayı alışkanlık haline getirmek gerek. Bir ülkeye gitmeden evvel gezeceği yerlerin tehlike risklerine göz atılmalı. Her seyahatimden evvel ‘Turistler nerede kalır? Nereye gitmemeli? Tehlikeli mahalleler nereler?’ diye hem İngilizce hem de o ülkenin kendi lisanında araştırma yapıyorum” diyen genç bayan, kendini garantiye almak için bulduğu formülü ise şu biçimde anlattı:

‘HIRSIZLAR EN BÜYÜK VURGUNU UÇAKTA YAPIYOR’

Kadriye Uysal Yahiaoui, aldığı tedbirler ortasında, seyahat öncesinde çokça araştırma, bozuk para bulundurma, bütünleri her yerde çıkarmama, turistlerin gidebileceği noktaların dışında macera aramama, şayet mümkünse bir tanıdık bir arkadaş numarası alma (orada yaşayan yerli) yahut en yakın Türk restoran vs. bulup mahallenin ülkenin durumunu sorma üzere şeyler olduğuna dikkat çekti.

Son olarak, hırsızların en büyük vurgunu uçaklarda yaptığını lisana getiren Kadriye Uysal Yahiaoui, kelamlarını şöyle noktaladı: “Bu önemli profesyonel bir çetenin işi. Çaldıkları eşyaların yerine tıpkı ebatta, renkte, eşya, zarf falan yerleştiriyorlar. Geçen ay benim de çok sevdiğim bir gezginin Uzak Doğu uçuşunda 5 bin-10 bin euro ortası parasını çaldılar. Ve hali, rengi tıpkı olan bir zarf yerleştirmişler içine. Diğer bir arkadaşımın Mısır-Türkiye uçuşunda 3 bin dolarını çaldılar. Paranızı, pahalı eşyanızı çantanıza koyup çantayı ayağınızın altına, yanınıza yahut kabine asla koymayın. Kesinlikle dikkatiniz dağılacak yahut uyuyacaksınız. Pantolon cebinize yahut tişörtünüzün içine giydiğiniz bir keseye, çantaya koyun. Bu tüm toplu taşımalar için geçerli. Bir de tuvalete gitme sıkıntısı var. Tuvalete giderken pahalı eşya çantanızı kesinlikle yanınıza alın. Size nazaran herkes uyuyor olsa bile.”